5 Haziran 2014 Perşembe

insomnia

Uyandım. Her gün her sabah veya akşam gerçekleştirilen bu eylemin ilk kelime olacak kadar önemi neydi diyeceksiniz. Hayır bu defa uykumdan uyanmadım.
Uyandım. Aslında drama kraliçesi olan ben nasıl olmuştu da uyanıvermişti anlamamıştım. Anlayamayacaktım belki de. Alkolün etkisi olsa gerekti bu uyanış yada belki bu defa fazla çekmiştim dumanı ciğerlerime. Bilmiyordum. Bilmemin dr bir önemi yoktu zaten. Kiri pisi halı altına iteleyen tembel bir hizmetçi olduğumu anladım. Ve yalnız olmadığımı yalnızlıkta. Kıvrımlı bedenin şehvete duyduğu açlıkla ilk zevkini tatmasına benzedi bu uyanış.  Diyeceksiniz dostum ne uzattın mevzu nedir? Neydi bu uyanışın sebebi? Bir kabustan hortlayan gerçek sanrılı düşlerini n bir serabın ötesine koştuğu nasıl düştü aklına?
Hiçbir günün hiçbir güne gitmediği veya hiçbir saniyenin dakikaya ulaşmak için acele etmediği bir anda dinlediğimi fark ettim. Öylesine dinlediğimi. Benden büyük drama kraliçesi bir adamın şaraba olan aşkının benden de öte oluşunu hazımsadım saatlerce. Aşk bu muydu? Sanmıyorum. Aşka inanmayan bir aşık kadar anlamsız biriyim. Böyle yetiştim. Eğitimim terlik yerine yalnızlık cezası içerdi hep. Sevgisizlik. Ve her nasılsa hep cezalıydım ve hatalıydım. Bundan olsa gerek sevgisizliği kendimdrn çok sevdim. Ama şaraptan çok değil.  Siz şimdi yine durdurup beni soracaksınız nedir yani şarap? Simgeden çok simgeci ve gerçekten çok imgeci bir insanım ben diyerek kelime oyunları yapabilirim elbet. Ama aklımdan geçen bu da olsa benim cevabım yine sizi hiç enterese etmeyen saçma bir cevap olacak. Yani ne siz sorun ne de ben saçmalayayım daha kolay olur sonunu getirmek yazının. İşte o adamdı. Şarabı kendinden ve kendini evrenin geri kalanından çok severdi. Benim bir üst versiyonum yani ben 2.0. Daha üst güncellemesi olmayan ve her şarap onun tadını aldığım yalandan insanların fedaisi ve ne yazık ki ruhu güzeldi. Ruhu güzel çok insan tanıdım değerli kişi.
Gece uyurken çıplak ve hava her nasıl olirsa olsun kalın bir battaniye altında cenin pozisyonunda dalarım sol yanımda. Bilirsiniz sola kayarım hep biraz. Başucumda 2 şişe su sigara ve çakmak vardır mutlaka. Ve onun hayatımda olmaması uyurken yanıma su almayı unutmak gibi birşeydi. Kalkıp almaya üşeniyor ama tıpkı şu an olduğu gibi gece ve sabah bilmem kaç kere uyanınca susuz kalacağımı bilerek ısrarla ksndi yarattığım anne karnında kalmakta ısrar ediyordum.
Ahmet Telli'nin dediği gibi küstü öldürdü kendini su sanki. Anahtar deliğinden bakarken yakalanmış yeni yetme genç bir oğlanın utangaçlığında dönemezdim ya ona suyun ayaklanıp gelmesini beklemek kadar şizofreniye yakın bir beklentiydi onu beklemek.
O nedenle her zamanki gibi gözlerimi kapatıp tekrar uyumaya çalıştım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder